Tarihteki En Önemli 10 İlaç

Tarih boyunca ilaç geliştirme konusundaki tıbbi ilerlemeler, insan nüfuslarının hayatta kalmasına yardımcı olmak, yaşamı tehdit eden koşulları iyileştirmek ve sağlık hizmetlerinin geleceğini şekillendirmek için tıbbi ve bilimsel bilgileri ilerletmek açısından belirleyici olmuştur.

Tarihteki En Önemli 10 İlaç

Hayat threaten eden hastalıklar için geliştirilmiş ilaçları ve kullanım ölçeğini dikkate alarak tarih boyunca en önemli 10 ilacı derledik. İlk olarak, bu tür hastalıklar için geliştirilmiş ilaçlar listenin başında yer almakta, çünkü bu ilaçların keşfi ve uygulanması, bu hastalıkları yok etmek ya da şiddetini azaltmak adına daha fazla gelişmeye yol açmıştır. İkinci olarak, ilaçların kullanım ölçeği ve tedavi ettiği insan sayısı da dikkate alınmalıdır.

#10 Eter (1846)

Eter

Eter, gerçek potansiyeli keşfedilmeden önce 300 yıldan fazla bir süre biliniyordu. Ancak, kimse onu bir anestezik olarak kullanmayı düşünmemişti. Eterin keşfinden önce, insanlar uzuvları kesilirken oyalayıcı biçimde tutulmuşlardı. Bu ilaç, hastanın beyin aktivitelerini baskılayarak, cerrahinin hastanın acı hissetmeden gerçekleştirilmesini sağlar. Son birkaç on yılda daha modern ve etkili anesteziklerin geliştirilmesine rağmen, eter bu yolun açılmasına vesile olarak, keşfedilen en önemli ilaçlar listesinde sağlam bir yer edinmiştir.

#9 HIV proteaz inhibitörleri (1990’lar)

HIV enfeksiyonu ilk olarak 1981 yılında San Francisco ve New York’ta belgelenmiş, dört yıl sonra ise edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromunun (AIDS) suçlu ajanı olarak tanımlanmıştır. HIV’i tedavi eden ilk ilaç olmamakla birlikte, proteaz inhibitörleri, diğer AIDS ilaçlarıyla birlikte, HIV düzeyinin o kadar düşük tutulmasında kullanıldı ki hastalar asla AIDS geliştirmedi. FDA tarafından HIV tedavisi için onaylanan 26 ilaçtan 10’u proteaz inhibitörleridir.

#8 Kemoterapi ilaçları (1940’lar)

İlk olarak Birinci Dünya Savaşı’nda bir silah olarak kullanılan hardal gazı, kanseri tedavi etmek için kullanılan ilk kemoterapi ajanlarından biriydi. Hardal gazının kanserli hücreleri öldürebildiği kanıtlandı. Ancak, sağlıklı hücrelere de belirgin şekilde zarar verdiği için tedavi açısından çok az faydası oldu. Kanseri tedavi edebileceği kanıtlanan ilk ilaç, aslında metotreksattı. Bu ilaç, 1956 yılında nadir görülen bir tümör olan koriokarsinomayı tedavi etmek için kullanıldı. Kanser araştırmalarının ilerlemesiyle birlikte, kemoterapide önemli gelişmeler kaydedildi ve farklı etki mekanizmalarına sahip çok sayıda ilaç, hasta hayatta kalma oranlarında dramatik iyileşmelere ve ölüm oranlarının azalmasına yol açtı. Bugün, kanserden hayatta kalma oranındaki artış, dünya genelinde sağlık sistemleri tarafından uygulanan kapsamlı kemoterapi ajanları ve erken teşhis programlarının gelişimine bağlıdır.

#7 Klorpromazin veya Thorazin (1951)

Klorpromazin

1951 yılında keşfedilen klorpromazin, resmi olarak kabul edilen ilk antipsikotik ilaçtır. Klorpromazinin keşfi ve kullanımı, psikiyatri alanında bir dönüm noktası olmuş ve bazı bilim insanlarının “psikofarmakolojik devrim” olarak adlandırdığı bir süreci başlatmıştır. Bu ilaç yalnızca büyük bir başarı elde etmekle kalmamış, üzerinden 10 yıl geçmeden yaklaşık 50 milyon kişi tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Klorpromazin, kaygı ve depresyi tedavi eden gelecekteki nesil ilaçların yolunu açtığı bilinir. Bu ilacın mekanikleri aynı zamanda araştırmacıların beyin üzerindeki etkilerini ve sinyallerin bir nörondan diğerine nasıl geçtiğini daha iyi anlamalarını sağlamıştır. Bu buluş, mental hastalıkların anlaşılmasında ileriye doğru atılan önemli bir adım olarak kabul edilmiştir.

#6 Polio aşısı (1955)

Polio aşısı

Aşılara teknik olarak ilaç denilmemesine rağmen, bu bir önleyici tıp biçimidir. Boğazda ve bağırsak sisteminde yaşayan bir virüsün neden olduğu çocuk felci, bir zamanlar dünyadaki en büyük engellilik nedenlerinden biri ve yaygın bir korku kaynağıydı. 1955’te çocuk felci aşısının tanıtılmasından bu yana, bu hastalık dünyanın hemen her yerinde eradike edilmiştir. Ancak, virüs hala var olduğundan, çocuklar okula başlamadan önce hâlâ aşılanmaktadır.

#5 Asetilsalisilik asit (Aspirin) (1899)

Günümüzde bildiğimiz aspirin, Bayer’deki bir eczacının babasının romatizmasını hafifletmek için kullandığı asetilsalisilik asit formunda ortaya çıktı. Aspirin keşfedildiği sırada, insanların aspirinle ağrıyı merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olduğu düşünülüyordu. Günümüzde aspirin kullanımının basit ağrı yönetiminin ötesine geçtiğini biliyoruz ve aspirin, kalp hastalıklarını ve felçleri önlemek için sıkça reçete edilen bir kan sulandırıcıdır. Kas ağrısı, artrit ya da baş ağrısı gibi durumları olan insanlar için aspirin, yan etkileri nedeniyle uygun değildir ancak analjezik etkileri nedeniyle aspirin mükemmel bir seçimdir.

#4 Morfin (1827)

Morfin

Morfin, ilk kez 1800’lerin başında Alman eczacı Friedrich Serturner tarafından keşfedilmiş ve 1827’de Merck tarafından ticari olarak piyasaya sunulmuştur. Bu ilaç, 1852’de hipodermik iğnenin geliştirilmesinden sonra yaygın olarak kullanılmıştır. Hastaların morfine bağımlı olabilmesi söz konusu olsa da, doktorlar bu ağrı kesicinin faydalarının kullanımındaki dezavantajlardan çok daha ağır bastığında hemfikirdir. Bu ilaç olmasaydı, birçok bedensel yaralı veya daha karmaşık şartlara sahip hasta hayatları boyunca büyük acılar içinde kalmış olacaktır. Morfinin keşfi ve kullanımı ayrıca, günümüzde eczanelerde reçetesiz satılan birçok ağrı yönetimi ilacının geliştirilmesine de yol açmıştır.

#3 Çiçek aşısı (1798)

Çiçek hastalığı, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olarak bilinir. Geçmişte çiçek hastalığı, günümüzde kanser veya kalp hastalığı kadar ölümcül olup, nüfusun %10’undan fazlasını öldürebiliyordu; kalabalık şehirlerde bu oran %20’ye kadar çıkıyordu. 19. yüzyılda bu aşının geliştirilmesi sayesinde çiçek hastalığı, gezegenin yüzünden silinen ilk hastalıklardan biri olmuştur. Bugün çiçek hastalığının eradikasyonu, insanlığın en büyük başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.

#2 İnsülin (1922)

İnsülin enjeksiyonu

İleri düzeyde şeker hastalığı olan bireyler, şekeri enerjiye çeviren insülin hormonu üretme yeteneğine sahip değildir. 1922’de insülinin ortaya çıkmasından önce, hastalara semptomları önlemek için neredeyse açlık diyeti uygulanıyordu. İnsülin ayrıca gelecekteki hormon replasman tedavilerine de kapı açmış ve diyabet tanısı konmuş sayısız hastanın hayatını kurtarmıştır.

#1 Penisilin (1942)

Penisilin

Penisilin ilk olarak 1928’de geliştirilmiş, ancak 1942’de kullanılmaya başlanmıştır. İlk resmi antibiyotik olan penisilin, insanlık tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve sayısız bakteriyel hastalığın tedavisinde öncülük etmiştir. Penisilinin 80 milyon ile 200 milyon arasında hayat kurtardığı tahmin edilmektedir ve penisilinin keşfi ve kullanımı olmadan, günümüzde insanların %75’i hayatta olamazdı çünkü ataları enfeksiyonlara yenik düşerdi. Penisilin, pnömoni ve kızamık hastalığı gibi çok sayıda hastalığın yanı sıra kulak, cilt ve boğaz enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılmıştır. 2010 yılında dünya genelinde 7.3 milyardan fazla penisilin ünitesi uygulanmıştır. Ancak bu ilacın uygunsuz kullanımı, şu anda dünyanın antibiyotik direnci ile karşı karşıya kalmasına neden olmuş ve bakterilerin bu ilaca karşı koyma yetisi geliştirmesine neden olmuştur.

spot_imgspot_img

İlgili makaleler

spot_img

En son makaleler