Beyinde kimyasal dengesizlik, bir kişinin belirli nörotransmitterlerden ya çok az ya da çok fazla sahip olması durumunda meydana gelir.
Nörotransmitterler, Sinir hücreleri arasında bilgi ileten kimyasal habercilerdir. Serotonin, dopamin ve noradrenalin gibi örnekler bulunmaktadır.

İnsanlar bazen serotonin ve dopamini, ruh halini ve duyguları düzenleme rolleri nedeniyle “mutluluk hormonları” olarak adlandırmaktadır.
Kimyasal dengesizliklerin depresyon ve kaygı gibi ruh sağlığı bozukluklarıyla ilişkilendirildiğine dair popüler bir hipotez bulunmaktadır.
Bu teori bazı açılardan doğru olsa da, zihinsel hastalıkları basitleştirmektedir. Gerçekte, ruh hali bozuklukları ve zihinsel sağlığa yönelik hastalıklar, ülkemizde milyonlarca yetişkini etkileyen son derece karmaşık durumlardır.
Bu makalede, beyindeki kimyasal dengesizliklerle ilişkili sağlık koşullarını, yukarıdaki teorinin yanlış anlamalarını, tedavi seçeneklerini ve ne zaman doktora başvurulması gerektiğini açıklıyoruz.

Beyindeki kimyasal dengesizliklerin zihinsel sağlık durumlarının tek sorumlusu olduğuna dair yaygın bir yanlış anlama bulunmaktadır.
Beyindeki kimyasal dengesizliklerin ruh hali bozuklukları ve zihinsel sağlık sorunlarıyla bir ilişkisi olduğu doğru olsa da, araştırmacılar bu dengesizliklerin bu durumların ilk nedeni olduğunu kanıtlayamamıştır.
Zihinsel sağlık koşullarına katkıda bulunan diğer faktörler şunlardır:
- genetik ve aile geçmişi
- fiziksel, psikolojik veya duygusal istismar geçmişi gibi yaşam deneyimleri
- alkol ya da yasadışı madde kullanma geçmişi
- belirli ilaçları alma
- izolasyon ve yalnızlık duygularına yol açan dışsal koşullar gibi psikososyal faktörler
Bazı çalışmalar, belirli kimyasal dengesizlikler ile spesifik zihinsel sağlık koşulları arasında bağlantılar bulmuş olsa da, araştırmacılar insanların kimyasal dengesizlikleri ilk başta nasıl geliştirdiğini bilmiyor.
Mevcut biyolojik testler de zihinsel bir sağlık durumunu güvenilir bir şekilde doğrulayamaz. Bu nedenle, doktorlar zihinsel sağlık koşullarını beyindeki kimyasal dengesizlikleri test ederek teşhis etmez. Bunun yerine, bir kişinin semptomlarına ve fiziksel muayene sonuçlarına dayalı olarak teşhis koymaktadırlar.
Kimyasal dengesizliklerle bağlantılı sağlık koşulları nelerdir?
Araştırmalar, kimyasal dengesizlikleri depresyon gibi bazı zihinsel sağlık koşullarıyla ilişkilendirmiştir.
Depresyon
Depresyon, klinik depresyon olarak da bilinir; bir kişinin düşüncelerinden hislerine, uyku ve yeme alışkanlıklarına kadar birçok yaşam alanını etkileyen bir ruh hali bozukluğudur.
Bazı araştırmalar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri depresyon semptomlarıyla ilişkilendirse de, bilim insanları bunun bütün resmi yansıtmadığını savunmaktadır.
Örneğin, araştırmacılar, depresyonun yalnızca kimyasal dengesizliklerden kaynaklanıyor olsaydı, nörotransmitterleri hedef alan tedavilerin, seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) gibi, daha hızlı etkili olması gerektiğini belirtmektedir.
Depresyon semptomları bireyler arasında geniş bir yelpazede değişiklik gösterir, ancak şunları içerebilir:
- kalp. Üzüntü, umutsuzluk, kaygı veya ilgisizlik hisleri
- sürekli suçluluk, hiçlik veya kötümserlik duyguları
- eski sevilen etkinliklere veya hobilere ilgi kaybı
- odaklanma, karar verme veya hatırlama zorluğu
- huysuzluk
- huzursuzluk veya aşırı hareketlilik
- uyku bozukluğu veya aşırı uyuma
- iştahlarda ve bedensel ağırlıkta değişiklikler
- fiziksel ağrılar, kramp veya sindirim problemleri
- intihar düşünceleri
İnsanlar her yaşta depresyon geliştirebilir, ancak belirtiler genellikle kişinin ergenlik dönemindeyken veya 20’li ve 30’lu yaşlarının başlarında başlar. Kadınlar, erkeklere göre depresyon geliştirme olasılığı daha yüksektir.
Birçok farklı depresyon türü vardır, bunlar arasında:
- majör depresif bozukluk (MDD)
- sürekli depresif bozukluk
- psikotik depresyon
- doğum sonrası depresyon
- mevsimsel duygu durum bozukluğu (SAD)
Doğumdan sonraki dramatik hormonal değişiklik, bir kadının doğum sonrası depresyon geliştirme riskini artıran bir faktördür. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne göre, kadınların %10-15’i doğum sonrası depresyon yaşamaktadır.
İkili Bozukluk
İkili bozukluk, mani ve depresyon dönemlerinin birbirini takip ettiği bir ruh hali bozukluğudur. Bu dönemler birkaç gün ile birkaç yıl arasında sürebilir.
Mani, anormal derecede yüksek enerji hali olarak tanımlanır. Mani durumu yaşayan bir kişi şu özellikleri gösterebilir:
- mutlu veya coşkulu hissetmek
- olağanüstü yüksek enerji seviyelerine sahip olmak
- birden fazla etkinliğe aynı anda katılmak
- görevleri yarım bırakma
- son derece hızlı konuşma
- rahatsız veya huysuz olma
- baskılar nedeniyle başkalarıyla sık sık çatışma yaşama
- riskli davranışlar sergileme, örneğin aşırı alkol tüketimi veya kumar oynama
- fiziksel yaralanma eğilimi gösterme
Şiddetli mani veya depresyon dönemleri, sanrılar ve halüsinasyon gibi psikotik semptomlara neden olabilir.
İkili bozukluğu olan insanlar, ruh hallerinde ve enerji seviyelerinde belirgin değişiklikler yaşayabilir. Madde bağımlılığı riski artabilir ve şu şekilde bazı tıbbi rahatsızlıkların daha yüksek sıklığı görülebilir:
- migren baş ağrıları
- tiroid hastalığı
- kalp hastalığı
- şeker hastalığı
- obezite veya aşırı kilo kaybı
İkili bozukluğun kesin nedeni bilinmemektedir. Araştırmacılar, dopamin reseptörlerindeki değişikliklerin -beyindeki dopamin seviyelerinin değişmesi nedeniyle- ikili bozukluk semptomlarına katkıda bulunabileceğine inanmaktadır.
Kaygı

Ancak, kaygı bozukluğu olan kişiler genellikle stresli durumlarda sürekli kaygı veya aşırı endişe hissetmektedir.
2015 tarihli bir inceleme makalesinin yazarlarına göre, nörobilimin araştırmaları, gamma-aminobütirik asit (GABA) nörotransmitterinin kaygı bozukluklarında kritik bir rol oynayabileceğini göstermektedir. [1]
GABA nörotransmitterinin amigdala üzerinde nöronal aktiviteyi azalttığı düşünülmektedir; amigdala, duygusal bilgileri depolayan ve işleyen beyindeki bölümdür.
GABA, kaygı bozuklukları ile ilgili olan tek nörotransmitter değildir. Bu bozukluklara katkıda bulunabilecek diğer nörotransmitterler şunlardır:
- serotonin
- endokanabinoidler
- oksitosin
- corticotropin serbest bırakma hormonu
- opioid peptitler
- nöropeptit Y
Beyindeki kimyasal dengesizliğin tedavisi
Doktorlar, beyindeki belirli nörokimyasalların konsantrasyonunu dengelemek için psikotropik olarak adlandırılan bir ilaç grubunu reçete edebilir.
Doktorlar, bu ilaçları depresyon, kaygı ve ikili bozukluk gibi çeşitli zihinsel sağlık koşullarını tedavi etmek için kullanırlar.
Psikotropik ilaçlarına örnekler:
- Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), fluoksetin (Prozac), sitalopram (Celexa) ve sertralin (Zoloft) gibi.
- Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI), venlafaksin (Effexor XR), duloksetin (Cymbalta) ve desvenlafaksin (Pristiq) dahil.
- Trisiklik antidepresanlar (TCA), amitriptilin (Elavil), desipramin (Norpramin) ve nortriptilin (Pamelor) gibi.
- Benzodiazepinler, klonazepam (Klonopin) ve lorazepam (Ativan) gibi.
2017 araştırmasına göre, antidepresanlar, 6-8 hafta içinde orta ila şiddetli depresyon yaşayan kişilerin %40-60’ında semptomları iyileştirmiştir. [2]
Semptomlar bazı kişilerde birkaç hafta içinde azalırken, diğerlerinde etkileri hissetmek bazen aylar sürebilir.
Farklı psikotropiklerin farklı yan etkileri vardır. İnsanlar bu ilaçların yarar ve risklerini doktorlarıyla tartışmalıdır.
Psikotropik ilaçların yan etkileri şunları içerebilir:
- ağız kuruluğu
- boğuk ses
- baş ağrıları
- baş dönmesi
- cinsel isteksizlik
- semptomlarda kötüleşme
- intihar düşünceleri
Ne zaman doktora görünmelisiniz?

Bu semptomlar hafif olup birkaç gün içinde geçiyorsa herhangi bir ciddi sorun yaratmamalıdır.
Bununla birlikte, insanlar her gün 2 haftadan daha uzun süre boyunca duygusal, bilişsel veya fiziksel semptomlar yaşıyorlarsa, bir doktor veya eğitimli bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmaları gerekebilir.
Özet
Zihinsel sağlık karmaşık ve çok yönlü bir konudur ve birçok faktör bir kişinin zihinsel iyilik halini etkileyebilir.
Beyindeki kimyasal dengesizliklerin zihinsel bozukluklara doğrudan yol açmasa da, nörotransmitterlerin konsantrasyonunu değiştiren ilaçlar genellikle semptomları hafifletebilir.
2 haftadan fazla bir süre boyunca zihinsel sağlık problemi belirtileri ve semptomları yaşayan kişiler doktorlarıyla konuşmalıdır.
Referans belgeleri:
[1] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4303399/
[2] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK361016/